Skip to main content

Raporun sunumunu yapan ÇMO Genel Başkanı Ahmet Dursun Kahraman, Türkiye’de hava kirliliği ölçümü yapan 357 istasyon olduğuna dikkat çekti ve rapordaki verilerin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Ulusal Hava Kalitesi İzleme Ağı’nın 1 Ocak 2020 ile 31 aralık 2020 tarihleri arasındaki dönemi kapsadığını söyledi.

Raporda hava kalitesinin solunum yolu hastalıkları, asit yağmurlarına neden olan kükürt dioksit, Göz ve solunum yolu hastalıkları ile asit yağmurlarına neden olan azot oksitler, kanser, kalp sorunları, solunum yolu hastalıkları, bebek ölüm oranlarında artışa neden olan Partikül Madde (PM), solunum sistemi sorunları, astım vücut direncinde azalma ve ölüm gibi sorunlara neden olan Karbonmonoksit ve Ozon parametreleri açısından incelendiğinde dikkat çeken Kahraman, istasyon sayısı artmış olmasına rağmen alınan verilerin azaldığını söyledi. 357 istasyonun yarısından fazlasında ölçüm yapılmadığına dikkat çeken Kahraman, ölçüm yapılan istasyonlardaki verilerin ise sağlıksız olduğuna dikkat çekti. Kahraman, “Yıllara göre minimum veri alımı sağlanan istasyonların sayılarına bakıldığında; 2018 yılında bu sayı 68 iken, 2019 yılında 138’e çıkmış ama 2020 yılında bu sayı 49’a gerilemiştir. Bu sınırlı verilere rağmen DSÖ Yıllık Limit Değeri aşılmıştır” dedi.

Termik santrallerin olduğu illerde ölçüm az, kirlilik çok

Ölçüm yapılmayan gün sayısındaki yüksekliğe bakıldığında hava kalitesinin raporların sunduğundan daha kötü olabileceği endişesi dile getiren Kahraman, “Özellikle termik santrallerin bulunduğu alanlardaki ölçüm yapılmayan gün sayısı çok yüksek.

Bu illerdeki istasyon verilerine bakıldığında, çoğu istasyonda veri alımının olmadığı ya da minimum veri alımının sağlanmadığı gözlemlenmiştir. Hem minimum veri alımının sağlandığı hem de eksi değer ölçülmemiş istasyonlarda da genel olarak limit değerlerin aşıldığı görülmüştür. Termik santrallerin bulunduğu illerde güvenli veri sağlanmamış, olmasına rağmen DSÖ, AB ve Ulusal Limit Değerleri aşılmış.

Enerji kaynağı olarak kömür ve türevi yakıtlı termik santrallere destek verilmesi yerine yenilenebilir temiz enerji kaynakları desteklenmelidir. Günlük enerji ihtiyacının karşılanması için yenilenebilir temiz enerjinin desteklenmesi ve termik santrallerin planlı bir şekilde kapatılması kirlilik değerlerinin azalmasına neden olacaktır” dedi.

Termik santraller ölüm saçıyor

Termik santrallerin yer aldığı illerdeki durumu tek tek değerlendiren raporda şu veriler yer aldı:

Kütahya: Kütahya’da yer alan istasyonların hepsinde güvenli veri alımı sağlanmamış olmasına rağmen DSÖ, AB ve Ulusal Limit Değerleri aşılmıştır.

Maraş: Her istasyonda minimum veri alımı sağlanmamıştır, buna rağmen hem günlük hem de yıllık DSÖ, AB ve Ulusal Limit Değerleri aşılmıştır.

Manisa: 15 istasyonun 2 tanesinde ölçüm yapılmıştır. Manisa-Soma istasyonunda da minimum veri alımı sağlanmış olmasına rağmen hem günlük hem de yıllık DSÖ, AB ve Ulusal Limit Değerleri aşılmıştır.

Çanakkale: Çanakkale Çanakkale-Can-MTHM istasyonlarında minimum veri sağlanmış ve limit değerler aşılmıştır. Çanakkale-Lapseki-MTHM istasyonunda ölçüm yapılmamıştır ve Çanakkale-Biga İçdaş İstasyonunda güvenli veri alımı sağlanamamıştır.

Muğla: Muğla-Musluhittin istasyonu dışındaki 6 istasyonda ölçüm yapılmamıştır. Muğla-Musluhittin istasyonunda da güvenli veri alımı sağlanmış ama hem günlük hem de yıllık DSÖ, AB ve Ulusal Limit Değerleri aşılmıştır.

Zonguldak: 11 istasyonun 4 tanesinde hiç ölüm yapılmamıştır. Güvenli veri alımının sağlandığı bütün istasyonlarda DSÖ, AB ve Ulusal Limit Değerleri aşılmıştır.

Raporda yer alan diğer bulgular özetle şöyle:

  • Geçtiğimiz yıllara kıyasla, ülkemizde hava kirliliği ölçüm istasyonu sayısının artmış olmasına rağmen istasyonlarda daha az veri alımı gözlemlenmektedir.
  • 2019 yılında olduğu gibi 2020 yılında da birçok istasyonun verimli çalıştığına dair şüphe yaratan eksi değerlerin ölçüldüğü ve istasyonların sağlaması gereken yüzde 90 oranında veri oluşturma ihtiyacının sağlanamadığı görülmüştür.
  • Hava kirliliği yaşayan kentlerimizin birçoğunda Temiz Hava Eylem Planları’nın oluşturulmadığı, varolan planların kamuoyuna açık hale getirilmediği ve kurumların bu planlardaki hedeflere yönelik yaptıkları çalışmalara dair bilgi ve uygulama tespit edilmemiştir.
  • Termik santrallerin olduğu yerlerdeki istasyonlarda hiç ölçüm verisinin olmaması ya da yeterli veri alımının sağlanmaması dikkat çekicidir.
  • PM 2,5 ülkemizin birçok büyük kentinde de izlenmemektedir.
  • Doğrudan akciğerlere ulaşan ve alt solunum yolu enfeksiyonu, akciğer hastalıkları yapan Partikül Madde 2,5 (PM 2,5) kirleticisine dair mevzuatımızda hâlâ herhangi bir sınır değer tanımlanmamıştır.
  • Kovid-19 önlemleri süresince dünya çapında hava kirliliği miktarlarında pandemi öncesine göre genel bir azalma görülmüştür. Türkiye’de 2019 ve 2020 yıllarında Mart-Aralık ayları arası verileri dikkate alındığında illerde bazı azalmalar görünse de Türkiye genelinde yüzde 11,6 artış olmuştur. Pandemi önlemlerinin dünyada genelinde görülen hava kirliliğindeki iyileşleştirici etkisi, Türkiye’de hissedilmemiştir.

Raporun tamamı için tıklayın.