Skip to main content

Climate Transparency, G20 ülkelerinin iklim değişikliği ile mücadelesine dair değerlendirmelerin karşılaştırmalı olarak sunulduğu 2021 İklim Şeffaflığı Raporu’nu yayınladı. 

“The Climate Transparency Report 2021 – Ambitious climate action through country comparisons” isimli rapor, sera gazı emisyonlarının COVID-19 salgını ile kısa bir düşüş döneminin ardından G20 genelinde yeniden yükselişe geçtiğini vurguluyor.

Roma’da gerçekleşecek G20 liderler zirvesine ve Glasgow’da gerçekleşecek COP26 zirvesine haftalar kala rapor, dünyanın önde gelen ekonomilerinin liderlerinin söylemlerini politikalarla eşleştirmeleri ve IEA net sıfır raporunda belirtildiği üzere 2021’de fosil yakıtlardan çıkışı hızlandırmaları gerektiğinin altını çiziyor.

Türkiye’deki Durum

Raporun Türkiye ile ilgili değerlendirmesinde, enerji arzında fosil yakıtların hakim olduğu belirtiliyor. Türkiye’nin kömür tüketiminin halen G20 ortalamasından yüksek olması dikkat çekiyor. Toplam fosil yakıt talebinin 2017 yılından beri düştüğünü, yenilenebilir enerjinin artışıyla enerji talebinin sabit kaldığı belirtiliyor. Türkiye ile ilgili ayrıntılı sonuçlara buradan ulaşabilirsiniz. 

Rapor uyarıyor: G20 genelinde emisyonlar yeniden yükselişte

Net sıfır taahhütleri ve güncellenmiş ulusal katkı beyanlarına rağmen, G20 ülkelerinin iklim eylemleri, küresel ısınmayı 1,5 derece ile sınırlandırma hedefine ulaşmaktan çok uzak.

COVID-19 salgını nedeniyle, kısa bir düşüş döneminin ardından sera gazı emisyonları G20 genelinde yeniden yükselişe geçti ve Arjantin, Çin, Hindistan ve Endonezya’nın 2019 emisyon seviyelerini aşması öngörülüyor. Bu, dünya çapında en kapsamlı yıllık durum değerlendirmesini sunan ve G20 ülkelerinin iklim eylemlerini karşılaştıran İklim Şeffaflığı Raporu’nun (Climate Transparency Report) önemli bulgularından biri olarak öne çıkıyor.

2020’de enerji sektörünün CO2 emisyonları G20 genelinde %6 oranında azaldı. Ancak 2021’de %4’lük bir artış öngörülüyor. Raporun baş yazarlarından Güney Koreli kuruluş İklimimiz için Çözümler’den (Solutions For Our Climate) Gahee Han, “Küresel sera gazı emisyonlarının %75’inden sorumlu olan G20 ülkeleri genelinde emisyonların yeniden yükselişe geçmesi, net sıfır taahhütlerini yerine getirmek için emisyonların acilen keskin ve hızlı bir şekilde azaltılması gerektiğini gösteriyor” diyor.

Raporda G20 ülkelerinde güneş ve rüzgâr enerjisine yapılan yatırımların artmasıyla kurulu gücün 2020’de yeni rekorlar kırması gibi bazı olumlu gelişmelere de yer veriliyor. Yenilenebilir enerjinin enerji arzı içinde 2020 yılındaki %10’luk payının, 2021 yılında %12’ye çıkması öngörülüyor. Elektrik ve ısı elde etme amaçlı enerji sektöründe, yenilenebilir enerjinin payı 2015 ve 2020 arasında %20 arttı ve 2021’de G20’nin enerji karmasının yaklaşık %30’unu oluşturacağı tahmin ediliyor. Bir taraftan da uzmanlar, İngiltere dışında G20 üyelerinin hiçbirinin 2050’ye kadar enerji sektöründe %100 yenilenebilir enerjiye ulaşmak için kısa ya da uzun vadeli stratejilere sahip olmadığına dikkat çekiyor.

Bu olumlu gelişmelere rağmen fosil yakıtlara bağımlılık azalmıyor. Aksine, kömür tüketiminin 2021’de yaklaşık %5 artacağı tahmin edilirken, 2015-2020 yılları arasında G20 genelinde doğalgaz tüketimi halihazırda %12 arttı. Rapor, kömürdeki büyümenin ağırlıklı olarak en büyük küresel kömür üreticisi ve tüketicisi olan Çin’de gerçekleştiğini, Çin’in ardından ABD ve Hindistan’ın geldiğini ortaya koyuyor.

Aynı zamanda, çoğu G20 hükümetinin düşük karbonlu ekonomilere geçişin gerekliliğinin farkında olduğu, yapılan son açıklamalardan anlaşılıyor. Küresel ısınmayı 1,5°C ile sınırlandırmak için en geç 2050’ye kadar net sıfır hedeflerine ulaşılması gerekiyor; İklim Şeffaflığı Raporu’na göre G20 hükümetlerinin çoğunluğu bunu kabul etmiş durumda. Ağustos 2021 itibariyle, 14 G20 üyesi, küresel sera gazı emisyonlarının neredeyse %61’ini kapsayacak şekilde net sıfır hedefleri belirledi.

Paris Anlaşması’nda belirtildiği gibi, anlaşmaya taraf olan her ülkenin bir Ulusal Katkı Beyanı sunması bekleniyor. Bu beyan, her hükümetin yerine getirmeyi amaçladığı hedefleri, politikaları ve önlemleri belirleyen bir iklim planıdır. Eylül 2021 itibariyle, 13 G20 üyesi (AB’nin ulusal katkı beyanı kapsamında Fransa, Almanya ve İtalya dahil) katkı beyanlarında yaptıkları güncellemeleri resmi olarak sunarken, altı ülke 2030 için daha iddialı hedefler belirledi. Gelgelelim uzmanlar Nisan 2021’de değerlendirilen mevcut hedeflerin, tam olarak uygulanmaları halinde bile, yüzyılın sonuna kadar 2,4°C’lik bir sıcaklık artışına yol açacağına dikkat çekiyor. Çalışmanın genel koordinasyonundan sorumlu Climate Analytics’ten Kim Coetzee “G20 hükümetlerinin daha iddialı ulusal emisyon azaltma hedefleriyle masaya gelmesi gerekiyor. Bu rapordaki rakamlar, G20 hükümetleri olmadan gözle görülür bir değişim yaratılamayacağını doğruluyor. Bunu biz de biliyoruz, onlar da biliyorlar. COP26 öncesinde top artık onların sahasında” diyor.

Rapordan öne çıkan rakamlar:

  • Hükümetlerin COVID-19 salgınına karşı aldıkları tedbirler nedeniyle, enerji sektörünün CO2 emisyonları 2020’de %6 oranında azaldı. Bununla birlikte, 2021’de CO2 emisyonlarının G20 genelinde %4 oranında yükseleceği, Arjantin, Çin, Hindistan ve Endonezya’nın 2019’daki emisyon seviyelerini aşacağı tahmin ediliyor.
  • G20’nin yenilenebilir enerjideki payı 2019’da %9 iken, 2020’de Toplam Birincil Enerji Arzı’nda (TPES) %10’a yükseldi. Bu eğilimin 2021’de %12’ye yükselerek devam edeceği öngörülüyor.
  • 2015 ve 2020 yılları arasında G20’nin enerji karmasında yenilenebilir enerjinin payı %20 artarak 2020’de G20’nin enerji üretiminde %28,6’ya ulaştı ve 2021’de %29,5’e ulaşacağı tahmin ediliyor.
  • 2015’ten 2020’ye kadar G20 genelinde enerji sektörünün karbon yoğunluğu %4 azaldı.
  • Kömür tüketiminin 2021’de yaklaşık %5 artacağı tahmin edilirken, bu artışın başta Çin (%61) olmak üzere, ABD (%18) ve Hindistan (%17) tarafından yönlendirildiği belirtiliyor.
  • G20’de kişi başına düşen en yüksek bina emisyonları ABD (kişi başı 4,9 ton CO2) ve Avustralya’da (kişi başı 4,1 ton CO2) görülüyor (G20 ortalaması kişi başı 1,4 ton). Rakamlar, ısı üretimi için kullanılan fosil yakıtların, özellikle de doğalgaz ve petrolün yüksek payını yansıtıyor.
  • 1999 ve 2018 yılları arasında dünya çapında iklim etkileri nedeniyle yaklaşık 500.000 ölüm ve 3,5 trilyon ABD dolarına yakın ekonomik kayıp yaşandı ve 2018’de en büyük darbeyi Çin, Hindistan, Japonya, Almanya ve ABD aldı.
  • G20 genelinde, elektrikli araçların yeni otomobil satışlarındaki ortalama pazar payı %3,2 (AB hariç) gibi düşük bir orana sahip. Elektrikli araçların en yüksek pazar payına sahip olduğu ülkeler ise Almanya, Fransa ve İngiltere.
  • G20 üyeleri, 2018-2019 yılları arasında fosil yakıtlar için kamu kaynaklarından yılda 50,7 milyar ABD doları harcadı. En yüksek kamu harcamasını yapan ülkeler Japonya (yılda 10,3 milyar ABD doları), Çin (yılda 8 milyar ABD dolarının biraz üzerinde) ve Güney Kore’ydi (yılda 8 milyar ABD dolarından biraz az).

G20 üyelerinin çoğu, sera gazı azaltım hedeflerini yaygınlaştırmak için COVID-19 kurtarma paketlerinden yararlanma fırsatlarını da kaçırdı. Toplam 1,8 trilyon ABD dolarlık kurtarma harcamalarının sadece 300 milyar ABD doları, büyük bir müjdeyle başlatılan “yeşil” toparlanma sürecine giderken, fosil yakıtlar sübvanse edilmeye devam etti. Arjantinli kuruluş Fundación Ambiente y Recursos Naturales’ten (FARN) Enrique Maurtua Konstantinidis, “Verimsiz fosil yakıt sübvansiyonlarını makul seviyeye indirme ve aşamalı olarak kaldırma taahhüdünün verilmesinin üzerinden on yıl geçmesine rağmen G20 üyeleri hala iklim değişikliğine neden olan kirli yakıtlara milyarlarca dolar kaynak akıtmaya devam ediyor” diyor. 2019’da Suudi Arabistan dışındaki G20 üyeleri kömür, petrol ve doğalgaz üretimi ve tüketimi için en az 152 milyar ABD doları tutarında sübvansiyon sağladı.

Raporun yazarlarına göre, etkili karbon fiyatlandırma programlarıyla düşük karbonlu bir ekonomiye geçiş teşvik edilebilir. Bununla birlikte, G20 üyelerinden sadece 13’ünde net bir ulusal karbon fiyatlandırma programı bulunuyor. Brezilya, Endonezya, Rusya ve Türkiye böyle bir program başlatmayı düşünüyor.

İklim Şeffaflığı Raporu hakkında: 

İklim Şeffaflığı Raporu, 14 G20 üyesinden 16 araştırma kuruluşu ve STK tarafından geliştirilmiştir. Raporun amacı, G20 üyelerinin iklim değişikliğine uyum, etki azaltma ve finansman çalışmalarını karşılaştırmak, son politika gelişmelerini analiz etmek ve iklim konusunda G20 hükümetlerinin faydalanabileceği fırsatları belirlemektir. Bu, G20 iklim eylemlerinin değerlendirildiği yıllık gözden geçirmenin 7. versiyonudur.  

Climate Transparency hakkında:

Climate Transparency, G20 ülkelerinden uzmanları bir araya getiren ve 16 düşünce kuruluşu ile STK’dan oluşan küresel bir ortaklıktır. Misyonumuz G20 ülkelerinde iddialı iklim eylemlerini teşvik etmek, bu konuda politika yapıcıları bilgilendirmek ve ulusal tartışmaları teşvik etmektir.

Raporun tamamına buradan erişebilirsiniz.