Skip to main content

Almanya’daki Ruhr Bölgesi, dünya genelinde adil geçiş sürecinin en başarılı yürütüldüğü yerlerden biri olarak kabul ediliyor. 1950’lerin ikinci yarısından itibaren taş kömürü yataklarının verimliliğinin düşmesi, ithal kömürün daha az maliyetli hâle gelmesi, diğer enerji kaynaklarının ucuzlaması ve yeni alternatiflerin ortaya çıkması gibi ekonomik nedenlere bağlı olarak bölgede kömür endüstrisi krize girdi. İşçi sendikalarının da dâhil olduğu müzakereler sonucunda bir dizi önlem yürürlüğe konuldu.

Almanya Federal Hükümeti’nin 44 yıl boyunca verdiği destek sayesinde iş kayıpları yavaşlatıldı ve zamana yayıldı. Erken emeklilik programları, yeni beceri edindirme ve mesleki eğitim programları yürürlüğe konuldu. Bölgede turizm, bilişim ve yenilenebilir enerji alanlarında yatırımlar yapıldı ve yeni işler yaratıldı. 1950’lerde kömür sektöründeki istihdamın 753 bin kişiyi bulduğu Ruhr’da 2014’e gelindiğinde kömür istihdamı 33 bin düzeyine kadar inerken, bir zamanlar büyük bir kömür bölgesi olan bu yöre kamu otoritelerinin kent ve kalkınma politikaları ile etkili sosyal diyalog mekanizmaları sayesinde yeni bir kimlik edindi ve 2010 yılında Avrupa Kültür Başkenti ilan edilecek kadar büyük bir dönüşümü başardı.